Psikoloji, zihnin (mental işlemlerin) ve davranışın bilimsel çalışma alanıdır. Psikoloji (psychology) kelimesi, Yunanca «psyche» (hayat,ruh) ve «logos» (bilim,bilgi,çalışma) kelimelerinin birleşimiyle oluşmuştur. Etimolojik olarak “ruhbilim” anlamına gelse de günümüz psikoloji camiasında bu ifade tartışmalara sebep olmaktadır.
Psikologlar, gözlemler, anketler, soru-cevap halindeki röportajlar, laboratuvar çalışmalarından yararlanarak davranışı ve zihni anlamaya çalışırlar.
Tüm psikologların temelde ortak noktası, bilimsel metoda dayanmalarıdır. Araştırma psikologları, davranışı anlamak için bilimsel metodu kullanırlar. Klinik, danışma, endüstriyel ve okul psikologları gibi pratikle uğraşanlar, problemleri çözmek için var olan araştırmaları kullanırlar.
Psikologların bilimsel yaklaşımla cevaplayamayacağı sorular vardır. Bilim insanları, değerleri; inançları, tercihleri doğru veya yanlış olarak kanıtlamaya çalışmazlar. Değerler, kişisel ifadelerdir, örneğin “Kürtaj yasaklanmalı”, “Ölümden sonra hayat var.” gibi ifadelerin bilimsel olarak dayanakları bulunamaz. Gerçekler, deneysel yöntemle doğru olduğu belirlenebilen şeylerdir. Bilimsel prosedür, cevapların tarafsız, yanılgısız olduğunu garanti edemez. Yeni kanıtlar buldukça ifadeler değişebilir. 50 yıl önceki normların artık gerçekler olarak sayılmadığı , telefonun ve internetin olduğu bir zamanda yaşadığımız için ilişkiler, sanallık, çoklu görev (multitasking), romantik ilişkiler gibi konulara göre araştırmalar güncellenmeli ve ifadeler ona göre oluşturulmalıdır.
Psikolojinin en büyük hedefi, davranışı öngörmek ve nedenlerini anlamaktır. Davranışın nedenleri anlayabilmek bir yana dursun, davranışı öngörebilmek zor bir iştir. Kişisel farklılıklar (insanların fizyolojik, psikolojik durumlarının deneyimlerinin çeşitliliği), agresyon; zeka düzeyi, özsaygı gibi kavramların kişiden kişiye değişmesi yüzünden genel yargılara göre davranışı öngörmek her zaman mümkün değildir. Örnek: Herkes olumsuz durumlarla karşılaşır ama bazıları üstesinden gelebilir, bazılarıysa majör depresyon, anksiyete rahatsızlıklarına yakalanabilir. Kişisel farklılıklardan dolayı kim, ne zaman işinde en iyi; kim agresif davranacak vb. durumlar her zaman öngörülemez.
Bir diğer neden ise insan davranışının birden fazla değişkenden etkilenmesidir. Mesela depresyonun genetik, kültürel veya kişisel faktörlerden dolayı ortaya çıkması mümkündür. Başka bir örnek olarak kişilik bozuklukları hem çevresel hem de genetik bazlı ortaya çıkabilirler.
Kaynak: Introduction to Psychology Textbook, Adapted by Martha Lally and Suzanne Valentine-French